Kızamık, yine yeniden…

Dünya Sağlık Örgütü, kızamık hastalığının bitirilmesine yönelik hedefine paralel olarak, 2002 yılından bu yana Kızamık Eliminasyon Programı uygulamaktadır.

Kızamık Eliminasyonu için yerli virüs dolaşımının durması gerekmektedir. Burada ülke dışından gelen kızamık virüslerinin de oluşturduğu hastalıkların görülmemesi gerekmektedir. Yılda her 100.000 nüfus için en az 2 olası kızamık vakası laboratuar ortamında negatif bulunacak şekilde ispatlanmış olmalıdır.

2017 yılında Türkiye’de 2 yıl süre ile kızamık hastalığı görülmemiş olup, kızamık virüsünün dolaşımının engellendiği bildirilmiştir. Bu süreçte kızamık aşılama programının çok etkili olduğu görülmüştür. 2022 yılına gelindiğinde ise Türkiye’de kızamık hastalığı tekrar görülmeye başlanmıştır.

Her şey iyi giderken ne oldu da kızamık tekrar görülmeye başlandı?

Aşılama yoluyla başarılı bir şekilde kontrol altına alınan, eski ve çok bulaşıcı bir hastalık olan kızamık, eliminasyon hedeflerine ulaşamadan tüm dünyada salgınlara neden olarak canlanmaya başlamıştır.

Buna neden olan küresel istikrarsızlık ve hareketliliğin yanında, aşı reddi ve tereddütü gösteren kişilerin sayısındaki artış da etkili olmaktadır.

Kızamık hastalığı nedir?

Kızamık salgınlara neden olabilen, akut ve hızlı yayılım gösteren, oldukça bulaşıcı ve ölümcül sonuçları olabilen bir hastalıktır.

Solunum yolu ile bulaşan, ateş ve döküntü ile seyreden bir hastalıktır. Kızamık hastalığı her yaşta görülse de en çok çocukluk yaş grubunun bir hastalığıdır.

Etkeni, Paramyxsoviridae virüs ailesinin Morbilivirus kolunun bir üyesi olan kızamık virüsü tek sarmal RNA virüsüdür.

Bu virüsün yayılmasında tek kaynak insandır. Bu nedenle hastalığın görülmesi bulaştırıcılıkta çok önemli bir rol oynar.

Virüs ile karşılaşan kişi, daha önce hastalık geçirmemiş veya aşılanmamış ise %100 kızamık hastalığına yakalanır.

Kızamık teması sonrası kişide hastalık görülmesine kadar 10-12 günlük bir dönem vardır. Bu döneme inkübasyon dönemi denir. Bu süre geçtikten sonra da 3 8 dereceden yüksek ateş,  öksürük, gözlerde kızarıklık, burun akıntısı ve döküntü başlar.

Kızamık hastalığının en korkulan tarafı, hastalığın kendi seyrinde gelişen ağır organ tutulumları yapan komplikasyonlardır. Özellikle 1 yaşın altındaki çocuklarda komplikasyon gelişme riski %50’den fazladır.

Pnömoni, gastroenterit, orta kulak enfeksiyonu, menenjit ve körlük en sık gelişen, ağır seyreden ve ölümle sonuçlanabilen hastalıklardır.

Ayrıca kızamık hastalığı geçirilmesinde 7-10 yıl sonrasında, SSPE (Subakut Sklerozan Pan Ensefalit) denilen ve ilerleyici beyin iltihabı nedeniyle ölümle sonuçlanan bir durum da görülebilmektedir.

Tüm bu korkutucu durumlardan korunmanın tek yolu hastalığa karşı aşılanmaktır.

KKK kızamık aşısı zayıflatılmış canlı bir aşıdır. 9 ve 12.aylarda uygulanmaktadır. Aşının tekrarı da 4 yaşında yapılmaktadır.

Aşı yapılmasının ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Aşı yerinde şişlik, kızarıklık ve sertlik görülebilir. Aşıya bağlı çok hafif karında döküntü şeklinde kızarıklık görülebilir.

Aşı;

Neomisin allerjisi olanlara,

Tümöral hastalığı bulunanlara ve tedavi görenlere,

İmmün yetersizlik veya HIV enfeksiyonu olanlara,

Yumurta ve süte ciddi anaflaktik reaksiyon geçirenlere yapılmaz.

Türkiye’de Kızamık Aşılaması

Ülkemizde kızamık aşısı 1970 yılından itibaren uygulanmaktadır. 1998 yılında da ilkokul 1.sınıfa 2.doz aşı eklenmiştir. Bu uygulama ile 2008-2010 yılları arasında hiç kızamık vakası görülmemiştir. 2011 yılında Suriye iç savaşı sonrası yaşanan göçler ile 2013 yılında ülkemizde kızamık salgını görülmüştür. Salgını önlemek ve eliminasyon programına uymak için, 9 aylık bebeklere de ara doz KKK aşısı 2019 yılından itibaren uygulanmaya başlanmıştır.

Sağlıklı günler dilerim.

Dr. Sabahat Karakaşlılar